Ön İnceleme: Sürgündeki Şili, Kardelenler, Marksist Estetik

Merhabalar,

Uzun bir zamandır kitap incelemesi yazısı yaz(a)madığımın farkındayım. Aslında itiraf etmek gerekirse üniversiteden sonra kitap okuma alışkanlığımı bir türlü eski haline getiremedim. Kitap okumuyor değilim, okuyorum, hatta yaşadığım ilçede Pazar Kültür ve Sanat Evi‘nde bir kitap okuma grubu da organize ediyorum ama eskisi gibi içimden gelerek okuyamıyorum, kendimi zorlamam gerekiyor. Neyse, ilerleyen zamanlarda okuma alışkanlığımı tekrar eski haline getirip, blogumu daha aktif kullanmayı umuyorum.

Bugünkü yazım ise yeni bir serinin ilk yazısı olacak. Bir süredir Instagram hesabım üzerinde yaptığım kitap alışverişleriyle ilgili paylaşımlar (1 2 3 4 5) yapıyordum. Aldığım kitapların önsöz bölümlerini okuyor ve içeriğine şöyle bir göz atıp bir ön değerlendirme yazısı yazıyordum. Bu hafta da bir kitap alışverişi yaptım ve aynı şekilde yazısını hazırladım fakat bu sefer yazdıklarım Instagram’a sığmadı (yazı uzunluğu limitine takıldım). O halde ben de “niye bu içerikleri blogumda paylaşmıyorum ki?” diye düşündüm ve bu yeni serinin ilk yazısını hazırlamış oldum. Bu yazı serisinde aldığım kitaplarla ilgili bir takım ön değerlendirmeler yapıp, kitabı alma nedenim ve kitabın bana kazandıracağını düşündüğüm şeyler hakkında bilgiler vermeye çalışacağım. Hem böylece ilgili kitapların normal değerlendirme yazılarını yayınladığımda okumadan önceki ve okuduktan sonraki fikirlerimi de görebileceksiniz. Öyleyse başlayalım.

Serinin ilk yazısında daha önce birçok kez alışveriş yaptığım ve çok memnun kaldığım Rize’deki İstasyon Kitap-Kafe &Sahaf’dan aldığım 3 kitabı değerlendireceğim. Rize’ye yolunuz düşerse mutlaka uğramanızı tavsiye ederim. Merkezde 1984 Kitap isimli yeni bir yer daha açtılar henüz oraya gitme fırsatı bulamadım ama yakın zamanda uğramaya çalışacağım. İşleten arkadaşları da buradan tekrar tebrik etmiş olayım.

Kitapların üçü de nispeten eski kitaplar olmalarına rağmen kondisyonları çok iyi, okumaya engel bir durum yok. Üçünün de ön söz bölümlerini okudum ve içindekiler bölümlerine göz atarak konularını anlamaya çalıştım. Detaylar şu şekilde:

Sürgündeki Şili (Kolektif Yazarlar)

Sürgündeki Şili, ‘De Yayınları’ndan 1986 yılında çıkmış ve maalesef tarihte birçok ülkede karşımıza çıkan, demokrasilerin kara lekesi olan askeri darbenin sürdüğü yazar ve şairlerin seçme öykülerinden oluşan bir kitap. Diğerlerinden çok da farklı olmayan bu askeri darbe boyunca üniversiteler baskı altına alınmış, şair ve yazarlara sansür uygulanmış, hatta bazı yazarların eserleri de imha edilmiş, çok yazık…

Her ne kadar askeri darbe sonrası baskı ve sansür altında üretemeyen yazar ve şairler ülkelerini terk etmek zorunda kalsalar da, Şili halkının sesi olmaktan vazgeçmeyerek çeşitli yayın organlarında Şili hakkında yazın çalışmaları yapmışlar ve bu kitapta bir kısım seçmeleri olan eserleri üretmişler.

Sürgün yaşamının yazarların edebi anlayışları üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu, eserlerinin bu yaşamdan nasıl etkilendiğini merak ettiğim için aldım bu kitabı. Ayrıca hakkında çok az şey bildiğim Şili hakkında da beni araştırmaya teşvik edecek (ön söz yazısıyla bunu becerdi aslında) içerikler bekliyorum. Kitabı okuduğumda yazarların edebi anlayışlarıyla ilgili çeşitli çıkarımlar yapabilmeyi ve Şili hakkında da diğer okumalara da vesile olmasını umuyorum.

Kardelenler (Ayşe Kulin)

2004 yılında Remzi Kitabevi’nden çıkan ‘Kardelenler’ kitabı için ise Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Turkcell’in 2000 yılında başlattıkları “Çağdaş Türkiye’nin Çağdaş Kızları” projesinin bir ürünü diyebiliriz. 35 farklı ilde yaşayan, ilkokuldan üniversite öğrencisine kadar 5000 kız çocuğunun eğitimine destek olan bu projenin yeşerttiği umutların sadece bir kısmını, kendi duygu ve düşünceleriyle birlikte aktarmaya çalışmış Ayşe Kulin. Ayrıca kitaptan elde edilen gelir de yine aynı projeye bağışlanmış. Kitabın aynı ay içerisinde 9 kez basıma girdiğini görünce “kim bilir daha kaç kız çocuğuna daha umut yeşertti bu kitap” dedim içimden. Kitapda, proje kapsamındaki çocukların gerçek isimleri yerine farklı isimleri kullanıldığının notu da ilk sayfalarda okuyucuya aktarılmış. Bence önemli bir duyarlılık.

Öte yandan, 2000 yılında böylesi güzel bir projeye destek olan Turkcell’in, 2017 yılına gelince nasıl oluyor da Ensar Vakfı gibi bir oluşuma sponsor olduğuna şaşırmak isterdim fakat artık bu ülkede pek kolay şaşıramıyorum.

Bu kitabı bir öğretmen adayı olan kardeşim için aldım, umarım beğenir. Tabii ki ondan sonra ben de okuyacağım. Pedagoji ilgi alanlarımdan birisi olduğu için bu eğitim projesi hakkında da merak ettiğim şeyler var.

Marksist Estetik (Murat Belge)

Son kitap “Marksist estetik” ise aslında yazarın üniversitede yaptığı bir akademik çalışmanın ürünü. Bendeki Birikim Yayınları’nın 1997‘de çıkardığı basım.

Christopher Caudwell isimli yazardan yola çıkarak Marksist ideolojinin sanata bakışını ve bu doğrultuda “üretim olarak sanat” görüşünü irdeliyor. Marksizm her ne kadar az çok bilgimin olduğu bir konu olsa da “Marksist estetik” alanı, daha doğrusu “Marksizm ve sanat ilişkisi”, henüz çok cahil olduğum bir konu. Bu cahilliğimi gidermek amacıyla aldım bu kitabı ve yeni bilgilerle birlikte bir takım ileri okumalara da vesile olmasını umuyorum.


Ayrıca kitapları kargo ile aldığım için İstasyon Kitap-Kafe &Sahaf’daki arkadaşlar, kitaplara zarar gelmesin diye kitapları bir dergiye sarıp paketlemişler. Ben de özenli bir şekilde dergiyi yırtmadan paketi açmayı başardım ve “okurum ki ben bunu” diyerek saklıyorum 🙂

Üç kitabı da okunacaklar listemdeki yerlerine ekledim fakat ne zaman sıra gelir, ne zaman inceleme yazılarını yazarım bilemiyorum ama yazdığımda haberdar olmak isterseniz aşağıdaki forma e-posta adresinizi yazıp “Abone Ol” düğmesine tıklayarak, blogumun bültenine abone olabilirsiniz.

Başka bir yazıda görüşmek üzere, esenle kalın.

Yorum yazmak için;